post-image
Mikail GÖKÇE 0 Yorumlar

Son haftaya sarkan şampiyonluk: Eindhoven’da sinir testi

PSV Eindhoven, Hollanda’da uzun zamandır görülmeyen gerilimli bir yarışın kazananı oldu. Şampiyonluk, 18 Mayıs 2025’te Sparta Rotterdam karşısında alınan 3-1’lik net galibiyetle geldi. Perišić, de Jong ve Tillman’ın golleri yalnızca üç puanı değil, tüm sezonun emeğini mühürledi. Aynı saatlerde Ajax, FC Twente’yi 2-0 yense de puan tablosunda bir adım geride kaldı.

Tablo final: PSV 79 puanla (24 galibiyet, 7 beraberlik, 3 mağlubiyet) zirvede, Ajax 78 puanla (24 galibiyet, 6 beraberlik, 4 mağlubiyet) ikinci. Sezonun son fotoğrafı net ama buraya geliş hikâyesi çok daha çarpıcı. Çünkü nisan ortasında Ajax’ın 9 puanlık bir avantajı vardı ve çoğu kişi yarışın bittiğini düşünüyordu.

Dönüm noktası 20 Nisan’da Amsterdam ekibinin Utrecht deplasmanında 4-0 kaybetmesiyle geldi. O ağır yenilgi ipleri gevşetti. Ardından Sparta Rotterdam’la 1-1, NEC’e içeride 0-3 ve FC Groningen’e 99. dakikada gelen golle 2-2… Ajax, son beş haftanın ilk dört maçında sadece iki puan alabildi. Son hafta Twente galibiyeti hasarı telafi etmeye yetmedi; momentum çoktan PSV’ye geçmişti.

PSV cephesinde ise sahne tamamen soğukkanlılık ve alışkanlıklar üzerine kuruldu. Bu takım sezona ilk 10 maçta 35 gol atarak kusursuz başladı. Ligde çoğu maçta yüzde 70’in üzerinde topa sahip olup oyunu rakip sahaya yıktılar. Final haftasına girerken ellerindeki tek senaryo netti: Kazan ve bekleme. Sparta’ya karşı sergilenen baskılı oyun, sezon boyu çalışılan oyunun özeti gibiydi.

Philips Stadion’daki atmosfer de hikâyenin parçasıydı. Tribünler, Ajax’tan gelecek her haberle nabzını yükseltti ama sahadaki kadro kulaklarını dışarıya kapatıp kendi ritmine sadık kaldı. Gol geldikçe gerilim çözüldü, son düdükte Eindhoven’da yalnızca bir maç değil, bir sezon onaylandı.

Peter Bosz’un planı: yüksek ritim, geniş kadro, soğukkanlılık

Peter Bosz’un PSV’si, topa sahip olmayı amaç değil araç olarak kullandı. Yüksek pas temposu, kenarları geniş kullanan yerleşim, önde baskı ve topu kaybettikten sonra hızlı geri kazanım… Bu düzen, rakipleri uzun süre kendi yarı sahasına hapsetti. Sonuç: 34 maçta 103 gol. Bu yalnızca bitiricilik değil, ceza sahasına istikrarlı giriş ve tekrar tekrar üretilen pozisyon demek.

Sezonun başındaki 10’da 10 serisi, özgüveni erken inşa etti. PSV, ikinci bölümde inişli çıkışlı anlar yaşasa da tabanı yüksek bir oyun profili sayesinde hasarı sınırladı. Birden çok oyuncunun çift haneli gol sayısına ulaşması, yükün tek ayakta toplanmasını engelledi. Bu çeşitlilik, rakiplerin markaj planlarını boşa düşürdü. Son haftada fileleri sarsan Perišić, de Jong ve Tillman üçlüsü, kadro içindeki rol dağılımının da küçük bir özeti gibiydi: tecrübe, merkezde liderlik, hatlar arasında bağlantı.

Ajax’ın sendeladığı nisan periyodunda PSV’nin farkı sakinlikti. Puan tablosu dalgalandığında panik yerine plan devrede kaldı. Set oyununda sabır, geçişte hız, duran toplarda disiplin… Bu üçlü denge, ince maçları PSV lehine çevirdi. Özellikle topa sahip olunan uzun sekanslarda geri koşuların organize kalması, potansiyel kırılmaları engelledi.

Rakamlar bu tabloyu destekliyor:

  • Topa sahip olma: Maçların büyük bölümünde %70’in üzerinde.
  • Gol üretimi: 34 maçta 103 gol; çoklu skor katkısı.
  • Başlangıç serisi: İlk 10 maçta 10 galibiyet ve 35 gol.
  • Genel bilanço: 24 galibiyet, 7 beraberlik, 3 mağlubiyet; 79 puan.

Sezon haritasında öne çıkan anlar şunlardı:

  • Hızlı start: İlk 10 hafta, hem puan hem psikoloji üstünlüğünün temeli oldu.
  • Nisan fırtınası: Ajax’ın dört maçta iki puana sıkışması yarışın ağırlık merkezini değiştirdi.
  • Final haftası: Sparta karşısında erken ve kararlı oyun, belirsizliği dağıttı.

Bu şampiyonluk, PSV’nin 2001’den bu yana 11. kez zafere uzanması anlamına geliyor; bu yüzyılda Hollanda’da en çok şampiyonluk yaşayan kulüp unvanını pekiştirdiler. Üst üste ikinci taç, kulübün sürdürülebilir bir model kurduğunu gösteriyor. Skor gücü kadar, sezon geneline yayılan istikrar belirleyici oldu.

Kadro mühendisliğinde denge dikkat çekti. Tecrübeli isimler maç içi stresi yönetirken, hareketli hücumcular savunma arkası koşularla rakip çizgiyi esnetti. De Jong ceza sahasında doğru pozisyon alma ve bitiricilikle öne çıktı; Perišić kenardan hem skor hem oyun aklı getirdi; Tillman hücumda istasyon görevi görüp bağlantıları kurdu. Bu üçlü yapı, pas sürekliliğini skorla buluşturdu.

Bir başka fark da oyunun ikinci hızında saklıydı. PSV, önde pres yaparken hatlar arasındaki mesafeyi dar tutup topu kaybettikten sonra 3-4 saniye içinde geri kazanmayı hedefledi. Bu sayede rakiplerin geçiş umudu çoğu kez daha filizlenmeden söndü. Savunma sayıları kadar (ve bazen onlardan daha çok) bu davranış kalıbı, sezonun görünmez sigortası oldu.

Son periyotta tribün, kulübe ve sahaya yayılan ortak duygu “yorgun ama kararlı” haliydi. Yarışın sinir uçlarıyla oynayan haftalarda bile PSV’nin temel planından sapmaması, şampiyonlukların çoğu zaman “kriz yönetimi dersi” olduğunu yeniden hatırlattı. Ajax için bu sezon, küçük kopuşların büyük sonuçlara yol açtığı acı bir deneyim; PSV içinse aynı kopuşları yaşamamak için kurulan yapının ödülüydü.

Eredivisie’nin yeni düzeninde Eindhoven kulübü, oyun kimliği ve istikrarıyla çıtayı bir seviye daha yukarı çekti. Bu çıtayı koruyup geliştirmek, artık gelecek sezonun sorusu. Şimdilik, tarihe geçen bir final günü ve 26. kupa vitrine eklendi.

Benzer Gönderiler