Saha kenarındaki beton duvar, beş günde bir hayat aldı
Yalnızca 21 yaşındaydı. Billy Vigar, 20 Eylül 2025’te Isthmian League’de oynanan maçta saha dışına savrulup beton bir duvara çarptı; beyin travması geçirdi, hastanede komaya alındı ve operasyonlar geçirdi. Tüm müdahalelere rağmen 25 Eylül’de yaşamını kaybetti. Genç forvet, Arsenal’in altyapısında “hızlı, güçlü ve inatçı” diye anılan bir isimdi.
Kaza, Wingate & Finchley karşılaşmasında yaşandı. Saha kenarında, çizgiye tehlikeli derecede yakın duran sert bir yüzeye çarpması ölümcül hasara yol açtı. Maç anında sağlık ekipleri müdahale etti; ambulans, yoğun bakım, ameliyat… Zincirin her halkası devreye girdi ama kaderi değişmedi.
Arsenal cephesi derin bir üzüntü paylaştı. Teknik direktör Mikel Arteta, haberi “şok edici” diye niteledi ve ilk düşüncesinin Vigar’ın ailesiyle olduğunu söyledi. Altyapıdan eski takım arkadaşları Omari Hutchinson, Brooke Norton-Cuffy ve Charlie Patino, kısa ama içten mesajlarla vedalaştı. Vigar’ın mevcut kulübü Chichester City, saygı duruşu niteliğinde bir kararla bir sonraki maçını erteledi.
İngiltere futbol camiası bir anda kenetlendi. Worthing, Horsham, Brighton & Hove Albion, Portsmouth ve Havant & Waterlooville gibi kulüpler, genç oyuncuyu anan paylaşımlar yaptı. Bu mesajlar tek bir duyguda buluştu: Böylesi bir kayıp, “sahada olmaması gereken bir risk” yüzünden yaşanmamalıydı.

‘Vigar Yasası’ çağrısı: Sert yüzeyler çizgi dibinde ne arıyor?
Vigar’ın ölümü, alt liglerde saha güvenliğini sert bir şekilde gündeme taşıdı. Profesyonel Futbolcular Birliği (PFA), beton ve tuğla gibi sert yüzeylerin oyun alanına tehlikeli yakınlığını hedef alan acil bir inceleme çağrısı yaptı. Mesaj net: Sahadaki hiçbir unsur, oyuncular için “gereksiz ya da önlenebilir risk” oluşturmamalı.
Taraftarlar da harekete geçti. “Vigar Yasası” diye anılan bir kampanya, alt lig statlarında temas olasılığı olan sert duvar ve bariyerlerin yasaklanmasını istiyor. Talep yalnızca duvarların kaldırılması değil; çizgi ile engeller arasında güvenli mesafe, dar alanlarda yastıklama/padding ve denetimlerin sıkılaştırılması da gündemde.
Peki işin teknik tarafı ne söylüyor? Uluslararası tavsiyeler, çizgi ile çevre bariyerleri arasında güvenli bir kaçış alanı bırakılmasını öneriyor; pratikte bu mesafe ligden lige değişse de genel aralık 1,5–3 metre civarında gösteriliyor. Birçok eski statta yer darlığı, maliyet ve miras yapı düzeni bu mesafenin korunmasını zorlaştırıyor. Ancak bugünkü tartışma, bu gerekçelerin artık kabul görmemesi gerektiği yönünde büyüyor.
İngiltere Futbol Federasyonu (FA) taziyelerini iletti ve daha geniş bir güvenlik taraması için çağrılarla karşı karşıya. Isthmian League gibi yarı profesyonel seviyelerde; saha çevresi, oyuncu tünelleri, reklam panoları, kamera platformları ve tribün altı duvarlar, çarpışma riski olduğunda ölümcül sonuçlar doğurabiliyor. Bu yüzden konuşulan çözümler çok katmanlı:
- Çizgiye yakın sert duvar ve bariyerlerin kaldırılması veya geri çekilmesi
- Geri çekmenin mümkün olmadığı noktalarda kalıcı yastıklama/padding zorunluluğu
- Minimum güvenli kaçış mesafesi için tek tip standart
- Maç günü bağımsız güvenlik kontrolü ve düzenli denetim
- Acil müdahale ekipmanı (travma çantası, boyunluk, defibrilatör) ve saha kenarı eğitim standardı
Bu tartışma, baş travmaları konusundaki küresel duyarlılıkla birleşiyor. Son yıllarda İngiltere’de sarsıntı (concussion) protokolleri sıkılaştırıldı; ek oyuncu değişikliği denemeleri yapıldı. Ama Vigar vakası, “önleyici çevre güvenliği” olmadan protokollerin tek başına yetmediğini acı biçimde hatırlattı.
Arsenal altyapısının yetiştirdiği bir forvetin bu şekilde aramızdan ayrılması, alt yapının değerini bilen herkesi sarstı. Kulüp, Vigar’ı “hızlı, güçlü ve kararlı” diye tanımlarken; onu tanıyanlar çalışma ahlakına ve sahadaki enerjisine vurgu yapıyor. Henüz kariyer basamaklarının başındayken gelen bu kayıp, genç oyuncuların en çok ihtiyaç duyduğu şeyin bazen en basit önlem—güvenli bir saha çevresi—olduğunu gösteriyor.
Bundan sonrası için gözler yöneticilerde. PFA’nın çağrısı masada, taraftarların “Vigar Yasası” kampanyası ivme kazanmış durumda. FA ve lig yönetimleri, kulüplerin finansman ve uygulama kapasitesini de gözeten bir yol haritası çıkarmak zorunda kalacak. Standart belirlemek yetmez; takvim, denetim ve yaptırım olmadan sahada gerçek değişim olmuyor.
Stadyumların modernleşmesi Premier League’de büyük ölçüde tamamlandı; risk daha çok alt liglerde ve yerel sahalarda birikiyor. Eski duvarlar, dar pistler, yıllar önce inşa edilmiş bariyerler… Hepsi birer “alışkanlık”. Vigar’ın adını taşıyan bir düzenleme, tam da bu alışkanlıkları değiştirmeyi hedefliyor. Çünkü bir sonraki çarpışmanın nereye, kime denk geleceğini kimse bilmiyor.